Başlıktada olduğu gibi basitçe panik atağı beynimizin bize yaptığı kötü şaka olarak tanımlayabiliriz. Tehlikede olduğumuza dair bir yanılsama, yoğun bir korku patlamasıdır. Bu yanılsamaları gerçek olarak algıladığımız sürece bu kötü şaka sürmekte ve birtakım fizyolojik belirtilerin ortaya çıkması ile birlikte daha da çekilmez bir hal alabilmektedir. Aklınıza getirmeye bile ürktüğünüz bir konuda arkadaşlarınızın size bir şaka yaptığını düşünün. Ne hissedersiniz?
Yoğun korku ya da rahatsızlık hissinin yanı sıra şu belirtilerden dördü (ya da daha fazlası) yaşanabilir;
-Çarpıntı,
-Kalp atışlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması,
-Terleme, titreme ya da sarsılma,
-Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları,
-Soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi,
-Bulantı ya da karın ağrısı,
-Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma,
-Derealizasyon (gerçekdışılık duyguları) ya da depersonalizasyon (benliğinden ayrılmış olma),
-Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracakmış korkusu,
-Ölüm korkusu,
-Parezteziler (uyuşma ya da karıncalanma duyumları),
-Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları.
Günlük yaşam içerisinde pekçok insan, zaman zaman panik anları yaşamakta ve bu sıralanan belirtilerden bir ya da birkaçını hissedebilmektedir. Bu, elbette ki doğal bir süreçtir; hiçbirimiz bir fanusun içinde yaşamıyoruz. Ancak bazılarımız, sürekli olarak bu belirtilerle ilgili derin düşüncelere dalarlar ve dikkatlerini yalnızca bu belirtiler üzerine yoğunlaştırmaya başlarlar.
Panik atak geçiren vakalarımın yaşadığı panik ataklarını nasıl anlattığına birkaç örnek vereceğim;